Yeşilçam filmlerinde öğrendik pavyonları. Bilal İnci, Nuri Alço, tecavüzcü Coşkun genç güzel kızları kandırır, bu fuhuş yuvalarına satarlardı. Kızlara buralarda ödeyemeyecekleri miktarlarda senet imzalatırlar, erkeklerle birlikte olmaya zorlanırlar, canları ile tehdit edilir ve düştükleri bataklıktan asla kurtulamazlardı. Ve bu kızların pek çoğu aile baskısından, dayaktan belki de tacizden kaçmak için bu insan tacirlerinin eline düşen okuyamamış cahil kızlardı. Filmlerde de olsa izlediklerimiz aslında yaşanan gerçek hayatların yansımalarıydı.
Yıl 2015 pavyonlar hala yaşıyor. Üstelik sayıları azımsanmayacak kadar çok. Sadece barındıkları yerler farklı. Köylünün hasat parasına göz dikenler, küçük ilçeleri seçiyorlar. Diğerleri şehir merkezlerini, en çok da üniversitelerin yakınlarında Cafe & Bar adı altında mekânlar açıyorlar.
Eleman bulmak için; çok satılan ve bilinen bölge gazetelerine özendirici ilanlar veriyorlar.
“Nezih aile ortamımızda
Tam gün veya part-time çalışacak
18/25 yaşları arasında
Genç, fiziğine güvenen
Bayan garsonlar aranmaktadır.
Ücret dolgundur.
Günlük 420.-TL. +yemek+yol parası+SSK
Zorla çalıştırılanları istisna kabul edersek; gündüzleri eğitimlerine devam eden, saat 18.00 den sonra bu mekânlarda kendi istekleriyle çalışan pek çok genç kız var maalesef.
İşin üzücü tarafı mekânlar kaçak değil, vergilerini ödüyorlar. Çalışanların yevmiyeleri, SGK primleri ödeniyor.
Bu durumda teşbihte hata olmazmış “Alan razı, veren razı”
İyi de hırsızın hiç mi suçu yok.