Ali Şeriati Işığında, Medeniyetler Çatışması


Aydın Mutlu Dinçoğul
 
 


Bugün Batı medeniyetinin üstünlük ve ayrıcalık iddiaları sarsılmış ve tarihe karışmıştır. Antik Yunan ve Roma medeniyetlerinden sonra Rönesans’la atağa geçen Batı medeniyeti; felsefe, bilim ve sanatta üstün olduğu inancını, kalıcı tarzda zihinlere nakşedememektedir.
Kendini tekrar eden Batı medeniyeti, artık tıkanmış ve bunalmış durumdadır. Batı, uzun zamandır Doğu kültür ve sanatına, ilim ve maneviyatına tavizler vermektedir. Örneğin sanatsal ve sportif faaliyetlere siyahların katılmasına izin verilmesiyle başlayan taviz süreci, Nobel ödülünün bir siyaha verilmesine ve ABD başkanlığına bir siyahın seçilmesine kadar esnetilmiştir.
Aslında tüm bu taviz ve esneme süreci, kendiliğindenci bir süreç değildir. Bu bilinçli bir saptırma ve yanıltma sürecidir. Bu derinlikli süreç, mazlum halkların Batı’ya karşı öfke ve gazaba kapılmalarını engellemek için olduğu kadar, halkların kendi doğal özlerine tam anlamıyla dönmelerine set çekerek, Batı’ya özenme ve öykünme yalanını sürdürmelerini sağlamak için, incelikle planlanmış bir hileler sürecidir. 
Onlar, Doğu ve Güney halklarının kültürlerinin, tarihsel derinliğinin tesiri altında kaldıklarını ve bu kültürlere hayran olduklarını kasten yaymaktadırlar. Ancak tabi ki bu hayranlıkları, Batı’nın dönen su çarkına ve doymak bilmez boğazına set çekmediği sürece sürdürülmektedir. 
Mazlumların, “Batı’nın teknolojisi varsa bizim de müzik, spor, kültür ve el sanatlarında becerilerimiz var” diyerek avunmaları, yüksek miktarlardaki ekonomik sömürünün, sürgit gizlenmesine hizmet etmektedir. Avrupalı, mazlumların müziğinden, el sanatlarından, sporundan, folklorundan neden korksun ki ve hatta bunu tanıtmak ve metalaştırmak için, elinden geleni neden yapmasın ki?
Dünyadaki modaları kimler yaratıyor? Moda düşkünü, sadece bilinçsiz bir seçim taklitçisidir, fakat işin merkezinde modayı üretenler, her şeyi ve bütün tüketim güdümlenişini incelikle düşünenlerdir. Modada ve tasarımda, Doğu kültüründen faydalanır hatta bütün Batı medeniyeti insanları, âşıkane doğu modasıyla giyinebilir, ama bu Batı ile mazlumlar arasındaki ekonomik uçurumu masumane gizlemekten ve derinleştirmekten başka ne işe yaramaktadır?
Batı, kendisinin en son ve en gelişmiş medeniyet olduğu masalını, her gün her gece anlatabilir bir durumda değildir artık. Çünkü medeniyetin çoğulluk ve çeşitlilik, melezleşme ve kaynaşma içerdiği, hiçbir kültürün saf ve arı kalamadığı aşikâr durumdadır. Ve insanlığın ortak kültüründen herkesin çıkaracağı bir övünç ve emek payı vardır.
Günümüzde Batı; insanlığı tekdüze, benzeş, sabit ve “istikrarlı” kılmak için çıldırasıya ter dökmekte ve bu tutumu, mazlumların itiraz ve isyanını daha meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Bütün insanların Batı’nın ürettiklerini tüketmesi doğrultusunda şartlandırılmaları ve kendi geleneksel alışveriş kültürlerinden ve estetik beğenilerinden uzaklaştırılmaları, insanlığa bir deli gömleği giydirmekten farksızdır. İnsanları kendi tarihsel ve toplumsal bağlamlarından koparmak, kendileri olmaktan ve doğal yaşamaktan vazgeçirmek, tam bir çılgınlık tırmanışıdır ve Batı medeniyeti, bu akıl tutulmasıyla muazzam bir tıkanışa ve felakete sürüklenmektedir. Ancak mazlumların uyanışı ve kendi doğallıklarını asla unutmamaları insanlığın ortak umudu olmaktadır.

 



Tarih: 02.06.2015 12:04