Tabu


İlhan SOYTÜRK ULU ORTA
 
 


Tabu

Tabu düzenin, doğal ya da toplumsal alışagelmiş kuralların, dışında yer alan her şeydir. En önde gelenleri arasında, garip şeyleri saymak gerekir. Tabu, aynı zamanda var olan kurulu düzeni koruyan bir mekanizmadır. Usu ve bilimi hiçbir zaman kabullenemez, bilimle, usla çatışır. Aklın, bilimin olduğu yerde tabu olamaz. Tabu düzenin bozulmasına, revize edilmesine olanak tanımaz. Ona dokunamaz, ulaşılmazsınız; dokunulduğu, ulaşıldığı zaman tabu olamaz, tabu olmaktan çıkar. Kendi içinde belli bir güç taşır ve gücü korur, kaybetmek istemez, her bakımdan dokunulması ulaşılması yasaklanmıştır. Nesne, kişi, düşünce ve kavramlar tabu olabilir. İnananlar tarafından tabu kutsallaştırılmıştır, aynı zamanda da kirlenmiş şeylerdir tabu. Bilim, akıl, mantıkla yüzleşen tabu zaman içinde kaybolurken yüzleşmeyenler süreklik arz eder.

Kozmik ya da kutsal sayılan bölgelerde tabular daha çoktur. Kimsenin yaklaşmaya cesaret edemediği yerlerdir buralar. Farkında olmadan uygulanan bazı gelenekler de tabulardan kaynaklanmıştır. Bazı tabulara batıl inançlar da diyebiliriz.
Coğrafyaya göre değişmesine rağmen kadında cinselliğe bakış bazı Afrika ülkelerinde ve gelişmiş ülkelerde tabu olmazken başka coğrafyalarda tabu olabilir. Evlilik yüzüğünü sol elimizin sondan bir önceki parmağına takmak gibi. Bu inanç Mısırlılara kadar dayanır. Doğum günü pastasına mum dikmek, geçmişi antik Yunan’a kadar dayanır. Küçük havuzlara bozuk para atmak; Romalılarla başladı. Yıldız kayarken dilek tutmak,1.Yüzyıla kadar dayanır geçmişi) bu ve benzer şeyleri çoğaltabiliriz.
Tabu tabiatüstü, tehlikeli bir kudrete sahip olduğu için ona dokunulmaz. Dini inançlara göre tabular farklılıklar gösterebilir. İslam inancına göre tabu olan bir başka inanca göre tabu olmayabilir. Evrensel bir tabu yoktur, bölgesel ya da coğrafyaya göre değişen tabu vardır ve insanlık var olduğu sürece de olacaktır. Tabu, gücünü ruhtan ve ilâhtan almaktadır. Bazı inançlara göre tabuya yaklaşmak için hazırlık yapmak gerekir. Bu hazırlık genellikle ayin şeklinde olur. Hindistan’daki kutsal sayılan ve tabu olana, rahipler ve din görevlileri dokunabilirken başka bir coğrafyada yaşayan için Hindistan’daki o tabunun önemi yoktur ve o tabu değildir. Bir eşya veya kişinin tabulu olabilmesi için kutsal olması gerekmez. Murdar ve pis sayılan kişi veya maddeler de tabu olabilir. Tabuya dokunulmaz, dokunulmadığı içinde tabudur. Dokunulduğu zaman kötülüklerin bizi bulacağı, işimizin rast gitmeyeceği gibi batıl inançlar içindedir inananlar.
Sigmund Freud tabuların bilimsel bir analizini yapmış ve bu tür yasaklara karşı güçlü bilinçaltı güdülerle hareket edildiğini ortaya çıkarmıştır.
Tabu salgın hastalık gibi bulaşıcıdır. Bir bulaşmaya görsün, bulaştıklarından beslenerek sürekli kendini yeniler, yeni tabulara zemin hazırlar. Çünkü tabu kirliliktir, kirlilik de bulaşıcıdır. Kirli olan her şeyden kaçınmak gerekir. Toplumsal bir grup tehlikeli durumla karşılaştığında, tabular yeni tabuları ortaya kor.
Tabunun iki işlevi, sınıflandırıcılık ve koruyuculuk olarak ortaya çıkmaktadır. Dinler tarihçisi ve sosyologlara göre tabunun mana ve totemizmle yakın ilgisi vardır. Bunlar tabuyu beş ana başlık altında toplamışlardır.
“1- Dokunma ile ilgili tabular. (Dini hayata girmiş mukaddes eşyalara dokunmak.)
2- Görme ile ilgili tabular. (Kadınların ibadet için kullanılan araç ve gereçleri hayatları boyunca görememeleri.)
3- Sözle ilgili tabular. (Dinî töreni idare edenlerle konuşmasının yasak oluşu.)
4- İşitme ile ilgili Tabular (Dini şarkıların kadınlarca işitilmesinin ya da söylenmesinin yasak oluşu.)
5-Kutsalla kutsal olmayanın birbirine karıştırılmasıyla ilgili tabular. (Bazı din törenlerin çıplak olarak yapılması ve kutsal olmayan elbiselerin çıkarılması)



Tarih: 27.05.2015 12:32